top of page
600998_edited.jpg

Önsöz

    Türk Elleri: İşaret ve Beden Diliyle Eve Dönüş Yolunuzu Bulun!Göreme’deki Ihlara Vadisi’ndeki bir patikada dağ keçisi kadar kıvrak olan yakışıklı rehberimiz 8 yaşındaki oğluma kayanın gözenekliliğini, vadinin jeolojisini, pürüzsüz taşların neden bakım gerektirdiğini anlatıyordu… Rüzgâr nedeniyle onu duyamıyordum, ama söylediği her şeyi anlayabiliyordum.“Türk Eli Olayına” tanıklık ediyordum. Türklerin fiziksel dürtülerle hareket etme durumu belirgindir ve en azından hantal Batılı kuzenlerine göre bu kuşkusuz onların en etkili özelliğidir. Türkiye’de geçirdiğim 4 yıldan sonra hâlâ o ana kadar jestlerinin ne kadar yoğun olduğunu kavrayamamıştım, her bir jestin belirli bir kullanımı ve anlamı vardı, bunları tamamını bilirseniz, hiç Türkçe bilmeden de neredeyse bütün işlerinizi halledebilirsiniz.   Elbette başka jest kullanan kültürler de var, kimi zaman bu kültürlerin jestlerinde bir yakınsama bulabilirsiniz. Örneğin, İtalyanlar, Çok Güzel işaretinde olduğu gibi parmaklarını bir araya getirirler ama bu jesti kullandıkları zaman kesinlikle güzel anlamında kullanmıyorlardır. Mısır’da da aynı jest kullanılır, ama “Sabır” veya Sabırlı ol” anlamında kullanılır.  Türklere gelince, elleri her şeyi anlatır: çaresizliklerini, öfkelerini, inançlarını, en sevdikleri yemeğin tarifini, tuttukları balığın ne kadar büyük olduğunu ve doğru davranmazsanız başınıza neler gelebileceğini… Beden dilinin bu zenginliği çeşitli kültürlerin ve dillerin birbiriyle rastlaştığı ve farklı dünyalarla iletişim kurdukları İpek Yolu’nun bir kalıntısı olabilir. Bu da neden pek çok jestin uzunluk, ağırlık ve miktarla gibi ölçüm birimleriyle ilgili olduğunu açıklayabilir. Jestlerin sıklığı Türklerin duygusal dilindeki eksiği ve geleneksel dolaylılığı kapatan yaratıcı bir yol da olabilir. Türklerin oldukça mahrem olduğunu ve çok zengin bir duygusal kelime dağarcığına sahip olmadığını görebilirsiniz. Birbirlerine nasıl olduklarını sorduklarında bile gerçekte ne hissettiklerine dair hiçbir şey söylemeden, değişmeyen tek bir yanıt verirler: “iyiyim” veya “teşekkür ederim”.    Her halükarda, bu Türk dilinin ve kültürünün en belirgin özelliğidir ki bu dili öğrenmeye talip ciddi öğrencilerin anlaması gereken şeylerden biri de komşunuzun bunca yıldan sonra size ne kadar kızgın olduğunu anlatırken aslında size bugüne kadar hiç katlanamadığını anlatmaya çalıştığı gerçeğidir (bkz. Yaka Silkmek). Bu kitapta 30’dan fazla el jesti, bu jestlere eşlik eden kalıplaşmış sözcükler ve bu jestlerle karşılaşabileceğiniz ortam ve durumlarla birlikte sunulmuştur. Yabancılara eğitici, Türklere de bir o kadar eğlenceli gelebilecek bir içeriği var bu kitabın. Türkler her bir sayfada kendileriyle, amcalarıyla, ablalarıyla karşılaşacaklar, kendi beden dillerinin zenginliğinden zevk alacaklar ve birdenbire çocukken yaptıkları diğer jestleri de hatırlayacaklardır. Bu kitap, pratik konuşma kitapçıklarına bakarak, sordukları soruların yanıtlarını genellikle anlamadığını fark eden turistlere de yardımcı olacaktır. Sezonunda bulunmayan sebzeleri sorduğunuzda pazarcı kadının kaşlarını havaya kaldırarak diliyle “cık cık” sesi çıkarttığına veya lokantada garsonun başını öne arkaya sallayarak ve küçük bir göz kırpışla “evet sizin için Boğaz manzaralı harika bir masamız var” dediğine kaç kez şahit olmuşsunuzdur (bkz. Var / Yaparız Abi sayfası). Tüm bunların ne demek olduğunu öğreneceksiniz, rahatlık alanınızı paramparça edebilecek fiziksel gösterimlere hazırlıklı olacaksınız. Örneğin: çocuklarınızın yanaklarını sıkmak öpmek ve saçlarını okşamak ve “seni yerim” sözcükleriyle eşlik eden yoğun şefkat gösterisine, kol kola yürüyen, konuşurken birbirlerinin bacaklarına dokunan ve birbirlerine doğru eğilen erkeklere ve yön sorduğunuzda kolunuzdan zorla tutup gideceğiniz yönü tarif etmeye çalışan kişilere karşı hazır olacaksınız. Türk elinin size dokunması şerefine nail olun…

bottom of page